
Kadının içsel dönüşümünün toplumun genel sağlığına katkı sağladığını vurgular.

Anneliğin, kişisel farkındalık ve büyüme için derin bir keşif süreci olduğunu belirtir.

Paylaşılan deneyimlerin güvenli bir alanda güçlendirici ve iyileştirici etkisini ifade eder.

Annenin kendi iç dünyasını keşfederek daha bilinçli bir annelik deneyimi yaşayabileceğini anlatır.
Amacım, danışanlarımın kendilerini daha iyi anlamalarına, içsel güçlerini keşfetmelerine ve hayatlarını bilinçli bir şekilde yönlendirmelerine rehberlik etmek.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra, insan ruhunun derinliklerine merakım gitgide arttı.
İyileşmenin sadece zihinle değil, bedeni de dahil ederek gerçekleştiğine inanıyorum. Bu nedenle, bilişsel terapi, içsel çocuk çalışmaları, mindfulness, ses terapisi ve bilinçaltı dönüşüm tekniklerini bir araya getirerek, her bireyin ihtiyacına özel bir yol haritası oluşturuyorum.
Son yıllarda çemberlerin iyileştirici gücünü hayranlıkla izliyorum ve bir anne olarak Anne Çemberleri yürütüyorum. Artık eminim; kadın iyileştikçe toplum iyileşecek.
Anneliğin derin bir içsel yolculuk olduğu inancındayım.
Anne Çemberlerinde annelerin kendilerini daha iyi tanımalarına, anneleri ve kendi annelikleri aralarındaki bağları farkederek duygu dünyalarını ve eylemlerini fark etmelerine rehberlik ediyorum.
Bu çemberlerde sanat , ses , mindfulness, içsel çocuk çalışmaları meditasyonlar ve bilinçaltı dönüşüm tekniklerini harmanlayarak annelerin kendilerini ifade etmeleri güvenli bir alan açıyorum…
Sanat, insanın kendini var etme biçimlerinden biridir. Yalnızca bir yaratım süreci değil, aynı zamanda bir içsel keşif, anlamlandırma ve dönüşüm yolculuğudur. Sanatın iyileştirici gücü, onun sadece estetik bir ifade aracı olmasından değil, bilinç ve bilinçdışı arasında köprü kuran bir alan olmasından gelir.
Jung’a göre sanat, bireyin bilinçdışını keşfetmesinin ve kendini bütünleştirmesinin en güçlü yollarından biridir. Resim, müzik, heykel ya da herhangi bir yaratıcı süreç, duygularımızı kelimelere dökemediğimizde bir dil haline gelir. Sanat, kelimelerin eksik kaldığı yerde ruhun konuşma biçimidir.
Psikolojik açıdan bakıldığında, sanat terapötik bir süreçtir. Travmaların, kaygıların ve bilinçaltında sıkışmış duyguların dışa vurulmasına olanak tanır. Kendi ellerimizle oluşturduğumuz her imge, iç dünyamızın bir yansımasıdır ve bu yansımayla yüzleşmek, farkındalığımızı derinleştirir. Heidegger’in de dediği gibi, sanat, varoluşun hakikatini açığa çıkarır.
Benim için de sanat, sadece bir yaratım süreci değil, aynı zamanda iyileşme ve kendimi keşfetme yolu.
Çalışmalarımdan bazılarını burada sizinle paylaşmak istedim.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra, insan ruhunun derinliklerine olan merakım giderek arttı. İyileşmenin
yalnızca zihinle değil, bedeni de kapsayarak gerçekleştiğine
inanıyorum.
Travma Uzmanı | PICT Terapisti
Travma Uzmanı | PICT Terapisti